
Hanım Beğtaş yaşam hikayesi başta kadınlar olmak üzere herkesin rol model alması gereken bir hikaye. Köyde doğup kente göç eden, şartların evliliği öne çıkardığı bir hayatın, mutluluğu ve idealleri gerçekleştirmeye engel olamayacağının hikayesini yazı Hanım Beğtaş. Kararlılığı, yalnızca bireysel bir azmi değil, aynı zamanda bir ailenin, bir toplumun ve kadim bir kültürün geleceğe taşınma iradesini simgeliyor. Annelik sorumluluğunu en güzel şekilde yerine getirirken yeni bir eğitim yolculuğuna çıkması, ilham veren bir rol model kadın profilidir. 5 çocuğunu topluma kazandırdıktan sonra, aradan geçen 35 yılın hesabını yapmadan hedeflerine ulaşan bir anne bir kadın hikayesini yazdı Hanım Beğtaş.
Okurlarımız için sorduk Hanım Beğtaş cevaplandırdı.
Öncelikle sizi gönülden tebrik ederiz. Üniversiteye yerleştiğiniz haberini aldık, Bu süreç nasıl başladı, bize biraz anlatır mısınız?
Çok teşekkür ederim. Aslında içimdeki okuma arzusu hiç sönmedi. Küçük yaşlarda Midyat’ta ilkokulu bitirdim ama sonra aile sorumlulukları derken eğitim hayatım yarım kaldı. Evlatlarımı büyütürken hep bir gün tekrar okuyacağımı söylüyordum kendime.
Kaç çocuğunuz var? Onların da eğitimiyle birebir ilgilendiğinizi biliyoruz.
Beş çocuğum var. Hepsi lisans eğitimlerini tamamladı, bazıları iş hayatına atıldı, biri halen eğitimine devam ediyor. Onlara hep “Okumak sizin elinizdeki en büyük hazine” dedim. Ama bu sözleri söylerken, kendi içimde de o hazineye ulaşma arzusu hiç kaybolmadı.
Peki ortaokul ve liseyi nasıl tamamladınız?
Dışarıdan sınavlara girerek tamamladım. Kolay olmadı elbette. Ev işleri, sorumluluklar, anne olmanın getirdiği fedakârlıklar… Ama içimde hep bir ses vardı: “Henüz bitmedi.” O ses beni sürekli motive etti.
Ve sonunda üniversite sınavına girip, Mardin Artuklu Üniversitesi Süryani Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne yerleştiniz. Neden özellikle bu bölümü seçtiniz?
Çünkü bu sadece bir bölüm değil, bir kimlik, bir hafıza, bir aidiyet meselesi. Süryani dili, kültürümüzün taşıyıcısı. Bu dili öğrenmek, anlamak ve aktarmak bana hem ruhsal bir zenginlik katacak hem de kadim kültürümüzü geleceğe taşımama vesile olacak.
Eşiniz Yusuf Beğtaş da kültürel çalışmalar ve düşünce dünyasında önemli bir isim. Bu süreçte size nasıl destek oldu?
Yusuf Bey yıllardır bu alanda büyük bir emek veriyor. Ben de onun mücadelesine sessiz ama içten bir eşlik ediyorum. Onun yanında, ben de bu yolda küçük bir katkı sunmak istedim. Bu benim için bir destek olmanın ötesinde, kendi yolculuğumun da bir parçası oldu.
Sizin hikâyeniz, “Okumanın yaşı yoktur” sözünün canlı bir örneği. Bu yolda sizi en çok motive eden neydi?
Kalbimde hep bir öğrenme arzusu vardı. Her şeyden önce kendim için okumak istedim. Ayrıca çocuklarıma ve kadınlara bir örnek olabilmek de beni motive etti. Annelik çok kutsal bir sorumluluk, ama bu sorumluluğun içinde insanın kendi yolculuğunu da unutmaması gerektiğine inanıyorum.
Toplumun size bakışı nasıl oldu? Bu süreçte çevrenizden ne gibi tepkiler aldınız?
Genellikle çok güzel, teşvik edici tepkiler aldım. Özellikle kadınlardan ve annelerden… “Ben de yapabilir miyim?” diyen birçok kişi oldu. Onlara hep “Neden olmasın?” dedim. İnandığınızda ve emek verdiğinizde hiçbir şey imkânsız değil.
Eğitim yolculuğunuzda en çok hangi sözü kendinize rehber edindiniz?
Mor Efrem’in çok sevdiğim bir sözü vardır: “İnsanın gerçek gücü, öğrenme ve sevme yeteneğindedir.” Bu sözü her zaman yüreğimde taşıdım. Sevgiyle yapılan her işin bir anlamı olur. Öğrenmek de bu sevginin bir biçimi.
Son olarak, sizin hikâyenizden ilham almak isteyen annelere, kadınlara ne söylemek istersiniz?
Asla geç değil. Kendinizi, hayallerinizi bir kenara koymayın. Aileye hizmet etmek çok kıymetli ama kendinize yapacağınız yatırım da aynı derecede değerli. Unutmayın, bilgi altından değerlidir. Çünkü altın kaybolur, bilgi ise insanı yüceltir.
Kaynak: mardinsoz.com
Editor : Amatörce Gazetesi