The Washington Post’un eski İsrailli yetkililer ve belgelere dayandırdığı dosyada, İsrail’in Suriye’de Dürzi gruplara SDG üzerinden gizli mali ve askeri destek sağladığı iddia edildi.
Haberde, İsrail’in bu yolla Suriye’de merkezi otoritenin toparlanma çabalarını zayıflatmayı hedeflediği, Türkiye’nin sahadaki etkinliğinden duyulan endişe nedeniyle de farklı aktörlerle eş zamanlı işbirliği yürüttüğü vurgulandı. Dürzi unsurlara SDG kamplarında eğitim verildiği, bu kapsamda yaklaşık yarım milyon dolarlık bir mali desteğin sağlandığı öne sürüldü. SDG’nin, “Dürzilere destek” gerekçesiyle Suriye’nin kuzeyindeki kamplarda eğitim faaliyetlerini sürdürdüğü kaydedildi.
Rusya Faktörü ve Perde Arkası Arabuluculuk
İsrail devlet televizyonu KAN’ın güvenlik kaynaklarına dayandırdığı bir diğer iddiaya göre ise Rusya, ABD’nin onayıyla İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması görüşmelerinde perde arkasında arabuluculuk yapıyor. Geçen ay Rusya’nın Lazkiye’ye asker ve teçhizat sevk etmesi, Moskova–Şam hattında ilişkilerin iyileştiğine işaret olarak yorumlandı. Daha önce Azerbaycan’ın Tel Aviv–Şam temaslarına ev sahipliği yaptığı, üst düzey ziyaretlerin Bakü’de gerçekleştiği de hatırlatıldı.
İddialara göre İsrail, Türkiye’nin Suriye’nin güneyinde etkinlik kazanmasını engellemek için Rus askeri varlığını tolere etmeyi tercih ediyor. Buna karşın, taraflar arasında hâlâ ciddi anlaşmazlıklar bulunuyor.
Tıkanan Müzakereler
ABD öncülüğünde yürütülen müzakerelerde “gerginliği azaltma” mesajları verilse de sonuç alınamadı. Şam, İsrail işgali altındaki Suriye topraklarından çekilme şartını öne sürerken; Tel Aviv, başkent Şam’dan güneydeki tampon bölgeye uzanan alanın silahsızlandırılmasını talep etti. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, aralık ayında yaptığı açıklamada iki ülke arasındaki uçurumun büyüdüğünü söyledi.
“Herkesle İşbirliği, Sürekli İstikrarsızlık”
Güvenlik kaynakları, İsrail’in Türkiye’nin artan diplomatik ve sahadaki etkisinden duyduğu rahatsızlık nedeniyle, SDG’den Dürzi gruplara, Rusya’dan ABD’ye uzanan çok katmanlı bir temas ağı kurduğunu değerlendiriyor. Bu yaklaşımın temel hedefinin, Suriye’de kalıcı istikrarın önüne set çekmek ve bölgesel dengeleri sürekli belirsizlikte tutmak olduğu belirtiliyor.
Uzmanlara göre, Tel Aviv’in “herkesle işbirliği” stratejisi kısa vadede manevra alanı sağlasa da, bölgesel kaosu derinleştirerek yeni kırılganlıklar yaratıyor. Türkiye’nin güvenlik ve istikrar vurgusunun sahada karşılık bulması ise bu planları zorlayan en önemli unsur olarak öne çıkıyor.
Kaynak: KentHaber27.com
Editor : Amatörce Gazetesi