Gündem

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu 28. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun 28. Başkanlar Kurulu Toplantısı, 20-22 Haziran 2025 tarihlerinde Nevşehir Kapadokya Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde yapıldı.

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu 28. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi
21-06-2025 16:24
Toplantıya, Konfederasyona üye 9 gazeteciler federasyonu ve bağlı 87 gazeteciler cemiyetinin başkanlarıyla basın meslek kuruluşu temsilcileri katıldı. Başkanlar Kurulu toplantısının ardından yayınlanan Sonuç Bildirgesi’nde şu görüşlere yer verildi:
1. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Türkiye'de basın özgürlüğü, uzun yıllardır süregelen ve giderek derinleşen bir sorun olarak öne çıkmaktadır.
Yasal düzenlemelerden uygulamalara, gazetecilere yönelik artan baskılardan uluslararası raporlara kadar pek çok gösterge, ülkemizde basının bağımsız ve özgür bir şekilde görev yapamadığını ortaya koymaktadır.
Özellikle Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Yasası (TMK) ve 7418 Sayılı Basın Kanunu’nda yer alan muğlak ve yorumlanmaya açık maddeler, gazetecilerin haber yapma ve kamuoyunu bilgilendirme görevlerini yerine getirirken sürekli baskı altında hissetmelerine ve yargısal süreçlerle karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır.
"Kamu düzenini bozma" veya "halkı yanıltma" gibi gerekçelerle basın özgürlüğü engellenmekte, bu durum gerçeğin üzerini örtme ve eleştirel sesleri susturma amacını gütmektedir.
Uluslararası alanda da Türkiye'deki basın özgürlüğü karnesi endişe vericidir. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayımladığı "Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi" raporu, bu vahim tabloyu net bir şekilde gözler önüne sermektedir. 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 159'uncu sırada yer alarak "çok vahim" kategorisinde bulunmaktadır. 
Öte yandan, son dönemde Afyonkarahisar ve Düzce’de yerel yönetimi eleştiren meslektaşlarımızın görev yaptıkları gazetelere yönelik baskı ve işyeri mühürlemeye varan uygulamalar, basın özgürlüğe yönelik üzücü ve düşündürücü gelişmelerdir.
Unutulmamalıdır ki özgür basın, sadece gazetecilerin değil, her demokratik ülkenin hayati oksijen kaynağıdır. Halkın kendini özgürce ifade edebilmesi, sağlıklı ve tarafsız bilgiye ulaşabilmesi ve demokratik süreçlere aktif bir şekilde katılabilmesi için basın özgürlüğü tek ve vazgeçilmez unsurdur.
2. MESLEK YASASI EKSİKLİĞİ
Günümüzde Türk basını, gazetecilik mesleğinin etik ilkelerini, standartlarını ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini net bir şekilde düzenleyen kapsamlı bir ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır.
Hemen hemen her iş kolunda mesleki yeterlilikleri ve çalışma koşullarını belirleyen düzenleyici yasalar bulunurken, basın sektöründe böylesine temel bir yasanın olmayışı büyük bir boşluk yaratmaktadır.
Bu yasal boşluk nedeniyle, gazetecilik eğitimi almamış, gerekli bilgi birikimine sahip olmayan veya mesleğin etik değerlerini benimsememiş herkes, kolaylıkla “gazeteciyim” diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Bu durum sektörün itibarını zedelemekte ve kamuoyunun doğru bilgiye erişimini olumsuz etkilemektedir.
Bu nedenle; Gazetecilik mesleğinin tanımını netleştiren, mesleğe giriş koşullarını belirleyen, gazetecilerin hak ve sorumluluklarını tanımlayan ve meslek etik ilkelerini güvence altına alan “‘Gazetecilik Meslek Yasası" günümüz koşullarına uygun olarak çıkarılmalıdır.
3. EKONOMİK SORUNLAR
Son dönemde ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon ve ekonomik dalgalanmalar nedeniyle, diğer sektörlerde olduğu gibi; gelişmiş demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan basın sektöründe de tarihin en zor ekonomik krizlerinden birisi yaşanmaktadır.
Özellikle yerel gazeteler, artan maliyetler ve azalan gelirler nedeniyle varlıklarını sürdürme mücadelesi vermektedir. Bu durum, yerel demokrasinin ve farklı seslerin duyurulmasının önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.
Kâğıttan mürekkebe, baskı maliyetlerinden elektronik cihazlara ve yazılımlara kadar medya sektöründe kullanılan malzemelerin büyük bir çoğunluğu ithaldir ve döviz kurundaki artışlar bu maliyetleri katlamaktadır.
Bu olumsuz sürecin durdurulması ve sektörün yeniden nefes alabilmesi için medya kurumları malzeme kullanımında dışa bağımlılıktan kurtarılmalı, eskisi gibi yerli kâğıt fabrikaları yeniden kurulmalı ve işletilmeli, sektörün ihtiyaç duyduğu teknolojik altyapı için gerekli destek verilerek bu darboğazdan çıkmalarına olanak sağlanmalıdır.
Öte yandan; Son dönemde yaşanan İsrail-İran gerilimi, Türk basın sektörü üzerinde yeni ekonomik sorunlar yaratma potansiyeline sahiptir. Bölgedeki gerilim öncelikle, genel ekonomik istikrarsızlığı daha da olumsuz hale getirecek riskler taşımaktadır. Bu durum, döviz kurlarındaki dalgalanmalarla birlikte basın kuruluşlarının kâğıt, mürekkep gibi ithal girdilerinin maliyetini artırabilir. Ayrıca, reklam gelirlerinde düşüş yaşanması olasıdır.
4.BASINDA ÇALIŞMA KOŞULLARI
Basın işkolunda “gazeteci” olarak çalışan meslektaşlarımız ile işverenleri arasındaki ilişkiler ve temel çalışma koşulları, 20 Haziran 1952'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5953 sayılı Basın İş Kanunu ile düzenlenmiştir. Ancak, üzerinden yaklaşık 73 yıl geçen bu yasa, günümüzün değişen medya ortamına ve çalışma koşullarına artık cevap verememektedir.
1961 yılında bu yasada kapsamlı bir değişikliğe gidilerek meslektaşlarımıza yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar birçok alanda sağlanan önemli kazanımların maalesef birçoğu zaman içinde geri alınmıştır. Bu durum, gazetecilerin motivasyonunu düşürmekte ve mesleki güvencelerini zedelemektedir.
Bu nedenle, 5953 Sayılı Basın İş Kanunu'nun günümüz koşullarına uygun olarak ivedilikle ve kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak: KentHaber27.com


Editor : Amatörce Gazetesi
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER