USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Bir Kadının, Çocukluktan Bugüne Özgürlük Mücadelesi hikayesi

Kız çocuklarının ve kadının; “anneni dinle, babanı üzme, kardeşlerini idare et, eşini idare et, eşinin ailesini mutlu et, spor yapma, bisiklet binme, denize girme, dışarı çıkma, toplumun bütün sorumluluğunun yükletilmesi kaderi

Bir Kadının, Çocukluktan Bugüne Özgürlük Mücadelesi hikayesi
28-08-2025 05:46

Kız çocuklarının ve kadının; “anneni dinle, babanı üzme, kardeşlerini idare et, eşini idare et, eşinin ailesini mutlu et, spor yapma, bisiklet binme, denize girme, dışarı çıkma, toplumun bütün sorumluluğunu yükletilmesi kaderi olmamalı” diyor Mehtap Karaozan

Sosyal yaşamın her alanında faaliyetlerini, sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla dikkat çeken iki kız çocuğu annesi Mehtap Karaozan ile söyleşi yaparken  rol model olarak ortaya çıkan bir kadının özgürlük ve ayakta kalma hikayesini  okuyucularla paylaşmak istedim.

Gözünü budaktan esirgemeyen, erkeklerin bile zorlandığı spor dallarında farkındalık yaratmak  ve kadınların da yapabileceğini ortaya koymak istediğini söylüyor…

 Ve biz sorduk Mehtap Kararozan cevapladı..

Bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben Mehtap Karaozan. Nevşehir’de doğdum, ama çocukluğum ve gençliğim Mardin, Şırnak, Kızıltepe, Nusaybin’de geçti. Şırnak Anadolu Lisesi mezunuyum. Daha sonra Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde İngilizce Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Hep özel sektörde çalıştım; dershanelerde, ücretli öğretmenlikte, usta öğreticilikte görev aldım. Hayatım boyunca hiçbir şey kolay olmadı ama mücadele etmeyi seçtim.

Mücadelenizin en zorlu alanı hangisi oldu?

 Hayat acımasız,sorunlar yüklendikçe yükleniyor.Şu anda bir boşanma süreci yaşıyorum. Ailemden ve karşı taraftan psikolojik baskı, yıldırma çabaları… Tüm bunlara rağmen doğru bildiğim yolda devam ediyorum.. Çünkü biliyorum ki özgürlük kolay kazanılmıyor, bedeli var! Ben bu bedeli ödemeyi göze aldım. 2 kız çocuğu annesiyim, kişiliğimden ödün vermeden kızlarıma en iyi şekilde  annelik yapıyorum.

– Çalışma hayatınızda nasıl zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Bir gün işim oluyor, ertesi gün olmuyor. Sigortam bazen yatıyor bazen yatmıyor. Düzensiz bir hayat ama yine de çalışmaktan vazgeçmiyorum. Ücretli öğretmenlik, özel ders, farklı işlerde emek veriyorum. Ayağa kalkmanın tek yolu çalışmak ve üretmek.

– Bu kadar zorluk içinde sizi ayakta tutan şey nedir?

Spor. Çocukluğumdan beri sporla iç içeyim. Atletizm, karate, masa tenisi, yamaç paraşütü, dalış, doğa yürüyüşleri, dağcılık… Adrenalin beni hayata bağlıyor. Mardin Dağcılık Arama Kurtarma Spor Kulübü’nde lisanslı sporcuyum. Doğaya çıktığımda, zirveye vardığımda ya da gökyüzüne yükseldiğimde özgürlüğün tadını hissediyorum. Bu bana güç veriyor. Bisiklet tutkum var, AFAD, Yeşilay kuruluşlarında ve gençlik programlarında etkin rol alıyorum.

– Özgürlük sizin için ne ifade ediyor?

Özgürlük, kendi hayatının iplerini kendi elinde tutmak demek. Kimsenin seni mutsuz etmeye, süründürmeye, seni sen olmaktan çıkarmaya hakkı yok. Benim için özgürlük; korkmadan hayır diyebilmek, istediğim hayatı kurabilmek. Ve bunun için savaşmaya değer.

– Ortaokul yıllarınıza dönelim. O dönemde spora yönelmenizin hikâyesi nedir?

Ortaokuldayken yaz tatillerinde babam bizi Şırnak’tan Kızıltepe’ye, dedemlerin yanına götürürdü. Üç ay boyunca orada kalırdık ve ben çok sıkılırdım. Bu sıkıntıyı aşmak için bir şeyler yapmak istedim. Tam o dönemde akrabalarımızdan biri karate okulu açmıştı. Ben de “Karateye gitmek istiyorum” dedim.

– Bu süreç ne kadar sürdü?

İki yıl kadar devam ettim. Yeşil kuşak sınavına girdim. Tam sporda ilerlerken bu kez başka bir engel çıktı: amcaoğlum. “Orada çoğu erkek, sana teklif ederler. Bir iki kız var zaten, gitmeni istemiyorum. Beni seviyorsan bırak” diyerek baskı yaptı. O yaşta, o psikolojiyle “tamam” dedim. Karate hayatım böyle yarım kaldı. İçimde hep bir ukde olarak kaldı.

–  Daha sonra nasıl bir mücadele verdiniz?

Pes etmedim. Bir gün kalktım, karate okuluna kendim gittim. Hocayla görüştüm, kaydımı yaptırdım. İlk başta heyecanla başladım. Bir ay kadar devam ettim ama sonra dedem engel olmaya başladı. Akşam altıda kursa gitmek için çantamı hazırlardım, tam çıkacakken kapıyı kilitlerdi. Gidemezdim. Oturup ağladığım çok gün oldu. Anahtarı bulamadığım için gidemedim. Ama bir gün yengem gizlice bana anahtarı verip “Git” dedi, onun sayesinde devam edebildim. Ailelerin akıllı çocuk yetiştireceğim diye dar kalıplara sokma gayretleri farklı olumsuzluklarla, farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Her çocuğun hayalleri var. Aileler o çocuğun hayallerine kavuşmasına destek olmalıdır. Yasaklarla tek tip insan yetiştirmekle sonuçlanır.

– Peki, karate bitince spordan koptunuz mu?

Hayır. Lise yıllarında atletizme devam ettim. Yine engellemeler oldu ama bu kez pes etmedim. Çalıştım, yarışmalara katıldım, madalyalar aldım. Spor bana hep yol gösterdi, güç verdi.

– Bugünden geriye bakınca, o engellemeler sizde nasıl bir iz bıraktı?

Aslında o yıllardan beri şunu biliyorum: Ben engellenmek istemiyorum. Hiç kimsenin özgürlüğüme, hayallerime müdahale etmesini sevmiyorum. İnsan istediğini yapabilmeli. Çocukluğumdan beri özgürlüğüm için savaşıyorum. Ve gerekirse bunun bedelini ödemekten korkmuyorum.

– Geleceğe dair en büyük dileğiniz nedir?

Adaletin yerini bulması. Kadınların susturulmadığı, ezilmediği, özgürce yaşayabildiği bir dünya. Benim hikâyem belki birçok kadının hikâyesine benziyor; ama fark etmez, her kadın ayağa kalktığında zincirler kırılıyor. Ben kendi zincirlerimi kırmaya kararlıyım.

Teşekkürler Mehtap Karaozan…

Kaynak: mardinsoz.com


Editor : Amatörce Gazetesi
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü